12 Aralık 2012 Çarşamba

Akdenizli olmak

Eskilerden bir yaziyla baslayayim blog'a. 2009 senesinin kisinda yazilmis:

Gözlerimi rahatsız eden bir ışıkla uyandım. Tam anneme "anne yaaa, kapat şu ışığı uyumaya çalışıyorum, tatilde bile rahat yok" diyecektim ki, ışığın sımsıcak güneş ışığı olduğunu farkettim. Saat daha 8'di ama uykumu almışım, sanırım deniz kokusu beni yeniliyor, dinlendiriyor.

Kalktım, yüzümü yıkamaya giderken mutfaktan mis gibi tarla domatesi ve peynir kokuları geldi ve çay... Mükellef bir kahvaltı sofrası ve babam... Haberleri izlemiş de muhabbet edecek adam arıyor. E benden daha iyisini burada nerede bulsun, öyle bir arayışı da yok zaten. Bir yandan anne kahvaltısı, öbür yanda baba sohbeti, keyfime diyecek yoktu bu sabah.

Kahvaltım bitti, berrak gökyüzü ve masmavi denize baktım. Meis adası karşıdan beni selamlıyordu ve nedense akın akın küçük tekneler geliyordu Kaş'a doğru. Hatırladım bugün köy pazarı kuruluyor burda. Güzel ve sıcacık bir banyodan sonra, tertemiz ve mis gibi kokarak annemle pazara gittik. Aman da aman ne güzel sebzeler, ne hoş insanlar.

Köylü halkını anlatmaya kelimeler yetmez, hele de Toros köylüsüyse bunlar...Yörükler... Hem korkarım, hem pek severim kendilerini. Turist sandılar beni hatta biri Yunanca konuşmaya bile kalktı, Akdeniz insanıyım tabi şu kıyılarda nereye koysan yakışıyorum. Dedim ki "ya amca yapma gözünü seveyim, benim annem de bu dağlardan" sonra hemşehri muhabbeti yaptılar. Ucuza verdiler köy patlıcanını. Aldım bir kaç çeşit sebze daha, bir de mis gibi mandalina.

Meis'e karsi oturdum, gunes kemiklerimi isitirken yuzumde mutlu bir gulumseme vardi. Elimde de mandalina kokusu. 

Aman ne mutlu bir gün bugün. Akdeniz insanıyım, Akdeniz'de mutluyum...

1 yorum: